Baharda Aşk...
Bu gün bir yazı okudum.......Baharda başlayan bir aşk öyküsü.........isimler tanıdık olmasa da hikaye çok tanıdık......Bahar ayı ve aylardan Mayıs........onu tanıyışım ve o ela gözleri ilk görüşüm.Sıcacık bir ses ......Akıvermişti içime........Aldanmak için hazır gönlüme bir ilaç gibi gelen bir kaç tatlı söz......Ben ki sevmeyi unutmuştum yılardır.Yasak etmiştim aşkı kendime.....Yeter diyordum hayal kırıklıkları ,pişmanlıklarım .....yeter...ama büyük söylemişim besbelli......Sevmiştim onu......Yeniden ve belki ilk kez böylesine delice.. Neden imkansız olur büyük aşklar?....Acısız hüzünsüz aşk varmıydı ?Bilmiyorum.Ya da sevdiği kadar sevilen...ve mutlu olan.... Neden hep engellerle dolu aşklar sevdalar..... Artık tüm şiirlerim onun içindi ..ama o okuyormuydu ?Bilmiyorum.Gerçekler acıtır bazen bilmek istemeyiz çoğu zaman.Ben de sanırım öyle yapıyordum.Sevdiğini söylüyordu her fırsatta ama nedense buna inanmam çok zordu. Sesimi duymadan sıcaklığımı hissetmeden yaşayabiliyordu bazen.Oysa ben ....ben onsuz olmak istemiyordum.Hep sesini duymak istiyordum.Elini tutmak sıcaklığını hissetmek.......aramızda öyle aşılmaz engeller vardı ki....içimden bir gün aşarız diyordum.....Ve en kötüsü kendimi de inandırıyordum.Günler böyle geçip gidiyordu.Ara sıra görüşmeler.......Dar vakitlerde buluşmalar.....Oysa benim onunla yapmak istediğim öyle çok şey vardı ki.....Elele sahilde dolaşmak ,birlikte çay içmek cafelerde .......Sonra güzel bir filmi beraber seyretmek......Bir kadeh şarapla dans etmek.....Ve elele evimize gitmek.......Zaman geçip gidiyordu.....özlemlerimse hep içimde büyüyordu...Hiç gerçekleşmeyen düşlerim gibi....Sevmek yetmiyor bazen......Bunu anladığımda ayrılık çanları çalmaya başlamıştı....Beklentilerimiz düşlerimiz.......gerçekleşmedikçe paylaşmadıkça hayatı uzaklaşıyor insan......Sevdiğinden değil belki ama sevmekten..... Bu gün bir yıl olmuş .....Yine seviyorum onu....Hep seveceğim ama....Bu bahar ayı bana hüzün veriyor....Yine ayrıyız yine ayrı yerlerde yaşıyoruz.....Ve anladım ki hep böyle yaşayacağız.Her güzel şeyin bir sonu olurmuş......Bu sevgininde sonu geldi diyeceğimi sanıyorsunarız aldanıyorsunuz.Sevgim hep devam edecek ama sanırım artık o olmayacak....(alıntı)
İKİ KELİME...
Sihirli iki kelime..
Söyleyiverdim işte
Kalbimden dudağıma
Akıverdi hece hece
Seni seviyorum dedim
Bir gece.........
Sihirli iki kelime Açtı kapıları.......
Süzüldüm kalbine gizlice
Beni gördüm ......
Oradaymışım meğerse
Kalbim duracaktı sevinçle iki kelime........
Bağladı bizi birbirimize
Seviyorum dedim bir gece
O da seviyormuş meğerse........
FULYA AYDIN
Hayırlı cumalar ey dostlar...
28 Mart 2008 Cuma
24 Mart 2008 Pazartesi
GÜZEL BİR GÜN ve FULİN ARIKAN

GÜZEL BİR GÜN ....
Çok güzel birgündü gerçi birazda karışık ama sonu çok mutlu biten bir gündü. Neler mi oldu?
Sevgili hocamız "FULİN ARIKAN "Ankara'dan dün derslerimize girmek için geldi.Hocamız cumartesi bize birer konuşma ödevi verdi. Benin konum "konut fiyatları ve emlak piyasası "
Neden bilmiyorum ama çok heycanlandım hafta sonu boyunca ve bu heycanı maalesef üzerimden atamadım .
Pazar günü derse girdiğimizde önce "haber metinleri okuması" çalışıldı ama ben okuyamadım çünkü; dersten firar ettim (kantindeydim ) Bazı arkadaşlarım benimle konuşmak için geldiler ama o kadar heycanlandım ki derse tekrar giremedim .
Neyse bari son derse gireyim dedim ve sınıfa geçtim ...Ve sıra verilen ödevlere geldi, önce Murtaza Abi, Funda Abla, Merve, Uğur ve Ömer konuşmalarını yaptı ve hepsi de gerçekten çok iyilerdi. Ardından hoca "kim kalkmak ister?" dedi ve bana döndü derse katılıp katılamayacağımı sordu ve seni zorlamak istemiyorum dedi. Bende, "tamam hocam ama fazla bir bilgim yok, birşeyler anlatmaya çalışırım" dedim. Ben başladım anlatmaya, inanın ben bile kendimden bu kadarını beklemiyordum. Sunumum oldukça başarılı geçti, herkes alkışladı, şaşırdım... :)
Ve sonunda dersimiz bitti sıra hocamızla vedalaşmaya geldi. Birkaç tane resim çekildik hep beraber, kötü başalayan birgün çok güzel bir şekilde sona erdi.
İyi ki tanıdık seni hocam .Sana sevdiklerinle beraber nice güzel yıllar diliyorum . Sevgiyle kal....
*******************************************************
TUZLU KAHVE ...
Kıza bir partide rastlamıştı. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki... Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı. "Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi. "Kahveme koymak için." Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz! Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız tadınız var" dedi. Delikanlı anlattı: "Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum... Annemle babam hâlâ o deniz kenarında oturuyorlar. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki..." Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının... Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Onun da evi uzaklardaydı. Çocukluğu gibi... O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu... Evlendiler ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu... Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü... 40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç" diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu: "Sevgilim, bir tanem. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim. Tuzlu kahvede. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'tuz' çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok. İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem! O garip ve rezil bir tat. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da...
" İlk okuduğum zaman beni etkilemişti bu küçük hikaye ama kaç sene önceydi hatırlamıyorum ...Sanırım ben yaşlanıyorum ....
19 Mart 2008 Çarşamba
MEVLİD KANDİLİZ KUTLU OLSUN!
18 Mart 2008 Salı
"GECENİN İÇİNDEN çok süper bir gece!"
Çok güzel ve çok eğlenceli bir gece geçirdim dün akşam .Neden mi?Anlatayım ...Çünkü ;hayallerimi süsleyen o ortamdaydım radyo da ve TRT FM deydim .(çok eğlendim) Sevgili hocam BÜLENT ÖZVEREN bana ve arkadaşım Cemile'ye TRT FM'i gezdirdi anlattı nerde ne yapıyorlar diye. Sonra hocamızın yayını başladı, onu dinledik ayrıca sorduğu bilmecenin cevabını dinleyicilerin açtığı telefonlara biz yanıt vererek aldık .Daha sonra hep beraber çaylar, kahveler derken yayın sonu o muhteşem geceden anı kalsın diye resimler çekildik.Ve malesef her güzel şey de olduğu gibi bu güzel geceninde sonu geldi :(
Saat tam 24:00 de sona erdi .Hocamız Bülent ÖZVEREN bizi evlerimize bıraktı.
Herşey için çok teşekkür ederim HOCAM ! ...
Saat tam 24:00 de sona erdi .Hocamız Bülent ÖZVEREN bizi evlerimize bıraktı.
Herşey için çok teşekkür ederim HOCAM ! ...
17 Mart 2008 Pazartesi
İLK MERHABA !
Tek derdim sizlere selam diyebilmekti ve ilk merhabamı Can YÜCEL'in çok beğendiğim bir şiiri ile vermek istiyorum ....
Herşey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır
doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can YÜCEL
Ve şimdilik hoşçakalın ....
Herşey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır
doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can YÜCEL
Ve şimdilik hoşçakalın ....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)