24 Mart 2008 Pazartesi

GÜZEL BİR GÜN ve FULİN ARIKAN



GÜZEL BİR GÜN ....

Çok güzel birgündü gerçi birazda karışık ama sonu çok mutlu biten bir gündü. Neler mi oldu?

Sevgili hocamız "FULİN ARIKAN "Ankara'dan dün derslerimize girmek için geldi.Hocamız cumartesi bize birer konuşma ödevi verdi. Benin konum "konut fiyatları ve emlak piyasası "

Neden bilmiyorum ama çok heycanlandım hafta sonu boyunca ve bu heycanı maalesef üzerimden atamadım .

Pazar günü derse girdiğimizde önce "haber metinleri okuması" çalışıldı ama ben okuyamadım çünkü; dersten firar ettim (kantindeydim ) Bazı arkadaşlarım benimle konuşmak için geldiler ama o kadar heycanlandım ki derse tekrar giremedim .

Neyse bari son derse gireyim dedim ve sınıfa geçtim ...Ve sıra verilen ödevlere geldi, önce Murtaza Abi, Funda Abla, Merve, Uğur ve Ömer konuşmalarını yaptı ve hepsi de gerçekten çok iyilerdi. Ardından hoca "kim kalkmak ister?" dedi ve bana döndü derse katılıp katılamayacağımı sordu ve seni zorlamak istemiyorum dedi. Bende, "tamam hocam ama fazla bir bilgim yok, birşeyler anlatmaya çalışırım" dedim. Ben başladım anlatmaya, inanın ben bile kendimden bu kadarını beklemiyordum. Sunumum oldukça başarılı geçti, herkes alkışladı, şaşırdım... :)

Ve sonunda dersimiz bitti sıra hocamızla vedalaşmaya geldi. Birkaç tane resim çekildik hep beraber, kötü başalayan birgün çok güzel bir şekilde sona erdi.
İyi ki tanıdık seni hocam .Sana sevdiklerinle beraber nice güzel yıllar diliyorum . Sevgiyle kal....
*******************************************************
TUZLU KAHVE ...
Kıza bir partide rastlamıştı. Harika bir şeydi. O gün peşinde o kadar delikanlı vardı ki... Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti. Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı ama tam bir kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular. Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı. "Bana biraz tuz getirir misiniz" dedi. "Kahveme koymak için." Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz! Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız tadınız var" dedi. Delikanlı anlattı: "Çocukken deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben. Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi hatırlıyorum... Annemle babam hâlâ o deniz kenarında oturuyorlar. Onları ve evimi öyle özlüyorum ki..." Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının... Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Onun da evi uzaklardaydı. Çocukluğu gibi... O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu... Evlendiler ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu... Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü... 40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. "Ölümümden sonra aç" diye bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu: "Sevgilim, bir tanem. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim. Tuzlu kahvede. İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'tuz' çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok. İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem! O garip ve rezil bir tat. Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da...
" İlk okuduğum zaman beni etkilemişti bu küçük hikaye ama kaç sene önceydi hatırlamıyorum ...Sanırım ben yaşlanıyorum ....

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Dosteli çok güzel bir blaog hazırlamışsın ve bir o kadarda güzel dile getirmişsin heyecanını sana mutluluk huzur ve üretgenlik getirisn bloğun (bana öyle olmuştu) Dileirm ulaşmak istediğin yerlere inançla ve sabırla ulaşırsın bloğun hayırlı olsun

ikbal ablanın istedne yıldızgözlü vaktin olduğunda bende kendi bloğuma beklerim www.fecirvakti.desenblog.com

fatma dedi ki...

merhaba dosteli ben ikbal ablanın sitesinden fatma demir- fatmaa çok güzel hazırlamışsın siteni tebrik ederim kendinide çok güzel tarif etmişsin bizlerde teyit ettik ne kadar iyimser olduğunu canım yolun açık olsun en güzel başarılar sizlşerin olsun yıldızgözlüyle seni güzel yerlerde görmekten gurur duyacağım allah yolunuzu açık etsin..fulin hanımdan da ders almana ayrıca çok sevindim konuşması diksiyonu hakikaten çok düzgün bi insan başarıların daim olsun canım iyi günler...

Sessiz sedasız.. dedi ki...

teşekkürederim arakadaşım bu güzel ziyaretin için

Sessiz sedasız.. dedi ki...

fatmacığım çok teşekkürederim inan site arkadaşlarımın bu güzel ziyareti beni çok ama çok mutlu etti...teşekkür ederim